Taze bezelyenin son günlerinde size nefis bir tarifle geldim. :) Pek çoğumuzun aklına bezelye deyince genelde kıymalı yemeği gelir diye düşünüyorum, benim için öyle en azından. Mutfak Havlusu Zeynep instagram hikayesinde paylaşana kadar bezelyeyi zeytinyağlı pişirmek aklıma bile gelmemişti. Gördükten sonra ilk fırsatta bezelye alıp yaptık ve biz ailece çok beğendik.
Okuyucu olsanız bir yorum yaparsınız diye düşünüyorum, haksız mıyım?
Bu kızda portakal mevsimi diye her yemeğe portakal eklemeye başladı diyebilirsiniz ama gerçekten zeytinyağlı yemeklere portakal çok yakışıyor. Hem koku veriyor hem de içindeki doğal şekerle birlikte ekstra bir lezzet.
Yeni yılın ilk tarifi genelde pek çok insanın burun kıvırdığı bir sebzeden oldu. :) Yıllar yıllar önce bir denemem olmuştu da pek sevmemiştim açıkçası. Geçen gün amcam pazardan alıp gelince nasıl pişirsem acaba diye düşünürken Nilay’ın blogundan bakayım dedim ve onun portakallı tarifini yaptım. Ben ilave olarak içine portakalın kabuğunu da rendeledim. Hem pişerken daha az koktu, malum kış sebzeleri ne kadar lezzetli olsalar da pişerken genelde itici bir kokuları oluyor, beyaz lahana, brüksel lahana, karnabahar, pırasa..
Nisanı bezelye ile kapatıp, mayısı bezelye ile açıyorum; çünkü mevsimi bitti bitecek. Ömrü çok kısa olan bu çıtır sebze bildiğimiz araka bezelye gibi aslında içli değil, yapraklı olarak tüketiliyor ve zamanı geçince yapraklar kartlaşıp, içindeki taneler büyüyor o zaman da hem lezzeti azalıyor hem de esprisi kalmıyor. :)
Baharın müjdecisi ağaçların tomurcuklanmasının yanı sıra pazar tezgahlarında enginar ve çileğin bollaşması bana göre. Enginarı her sene bir veya iki kere mutfağımıza sokuyorum artık biliyorsunuz. Geçen sene açılışı zeytinyağlı olarak yapmıştım, zamanı geldiğine göre tekrar paylaşayım. :)
Eminim başlığı okuyanların bir kısmı daha kahveye alışamadık, nereden çıktı bal kabağının yemeği diyecektir. :))) İnsan nedense alıştığı şeylerin dışına çıktığı zaman tuhaf hissediyor değil mi? Kabağı hep tatlı formunda yemeği alışmış biri olarak bana da tuhaf gelmişti ama tıpkı çorbası gibi zeytinyağlısı da denemeye değer! Hatta dilerseniz içine bir tane patates de atabilirsiniz..
Harala gürele, çoğu zaman gerek ülke gündeminden, gerek kişisel gündemimden dolayı üzücü, yorucu geçen bir ay sonunda, yılın son ayı Aralık bitmeden yeni tarifle karşınızdayım hamd olsun..
Aslında eve gittiğimde bir kaç tarif yapmış ve hazırlamıştım okula gelince yayınlarım diye ama bir türlü kısmet olmadı; insanın gönlü yorgun olunca, bu istemese bile bedenine de sirayet ediyor. Bu sebeple yapmayı planladığı şeyler aksıyor. Hamd olsun bugünümüze diyerek konuyu olması gereken yere yani mevsimin güzellerinden kerevize getireyim. :)
Ben yemeğinden ziyade salatasını tercih etsem de bizim evde bu mevsimde sık pişenler listesinde yerini alıyor. Son zamanlarda ise daha çok mandalinalı pişiyor ve bu vesile ile bol şekerli sevdiğimiz zeytinyağlı kerevizin şekerini azaltmış oluyoruz…
Sonbahar demek biraz da turşu demek.. Pazar tezgahlarında renk renk turşuluk malzemeler görmek, onları seyretmek çok hoşuma gider. Yeşil domates de pek çok insanı turşu kurmayı anımsatır. Oysa pek güzel yemeği de olur. Aslında tarif için geciktim biraz ama mazeretim güzel :) Bu yemeği yapmak için amcamın Ankara’dan kendi mahsulü olan domatesleri getirmesini bekledim. Her yıl bu son hasat bize kısmet oluyor. Geçen sene pazılı domates yemeği paylaşmıştım, gelelim yeni tarifimize..
Baharın son ayı yazın habercisi Mayıs da geldi, hoş gelsin inşallah.. :) Artık sofralarda çeşit çeşit zeytinyağlı yemeklere yer açmanın vaktidir. Yanına bol salata, belki yoğurt, kimi zaman makarna ile mis gibi akşam yemekleri bizi bekler.
En sevdiğim zeytinyağlı yemeğin sorsalar hiç düşünmeden pırasa derim, şöyle üzerine boool limon sıkıp da yemeye doyamam.. Evet büyük bir çoğunluk gibi ben de yaprak sarmasını çok seviyorum ama o benim için çerez gibi olduğundan dolayı ilk aklıma gelen her daim pırasadır; tabi ki yazın fasulyeye terfi eder bu kategori.. :)
Şimdi pırasanın tam mevsimi, her hafta pazar arabasında yerini alıyor muhakkak. Çoğunlukla zeytinyağlısını pişirsek de yumurtalı kavurmasına da bayılıyorum. Bloğu ilk açtığım yıllarda bir tarif vermiştim ama geçtiğimiz senelerde beğenmeyip sildiğim yazılar arasına girmişti. Hem mevsimi diye, hem de ardımızdan gelen mutfak meraklısı nesil de öğrensin diye tarife geçelim.. :)
Yazın bizim evde en sık pişen zeyinyağlı yemeklerden biri taze fasulye diğeri barbunyadır. İkisini de çok severim. Ilık ılık veya soğuk yemeye doyulmaz.. Üstelik fasulyenin yorgunluğu alan bir etkisi de varmış, her yönden şifalı yani.. Siz de iftar sofralarınız için ne yapsam diye düşünüyorsanız hiç düşünmeden zeytinyağlı fasulye pişirin..
Zeytinyağlı baklayı yayınladığım 2009 yılında tarife geçmeden önce “zeytinyağlılardan bakla, patlıcan ve enginarı sevmediğimden” bahsetmişim. Aradan geçen 6 yılda zeytinyağlı patlıcanı özellikle soğuk soğuk yemeye bayılıyorum, enginarın zeytinyağlısına hâlâ bayılmıyorum ama enginarı farklı biçimlerde pişirerek yemeyi sevmeye başladım, bakla ise sanırım 6 yıl daha geçse bile sevmeyeceğim sebze olarak kalacak..
Tabi ki ben sevmiyorum diye evde bakla pişmiyor değil, bilakis hemen hemen her hafta bir kez pişiyor. Hatta Emriye teyzemin bahçesinden toplayıp getirdiği baklalar epey fazla olunca, onun verdiği öneriyle baklaların bir kısmını hafif sarartıp derin dondurucuya kaldırdık. Aklınızda olsun, baklayı çok seviyor ve kışın da yemek istiyorsanız siz de yapın.
Lafı daha fazla uzatmadan tarife geçiyorum ama birde daha önce yaptığım patatesli bakla salatasına da göz atmanızı diliyorum..
Son Yorumlar