Selamun aleyküm! Bu güzel cuma gününde hepinizi Rabbimin selamı ile selamlıyorum sizleri.. Rabbimin selamı, rahmeti, bereketi, ilgi ve sevgisi hepimizin üzerine olsun inşallah. Rahmet kapılarının açık olduğu mübarek günde bizleri ve ana-babalarımızı affetsin. Hastalara şifa, dertlileri deva, borçlulara deva, evlilere hayırlı evlat, bekarlara hayırlı eşler nasip etsin inşallah. devamını oku »
Bu hafta yurdumuz geneli itibariyle pastırma sıcakları hakimdi. Haliyle canım İstanbul’da bu güzel havalardan nasibini aldı. Havaların güzel gitmesi sebebiyle çayır çimende mevsimi olmadığı halde körpe otlar da bitti. Yani yemeği, pidesi, salatası vs yapılan kazayak, labada, ebegümeç gibi..
Çengelköy’ü ne kadar çok sevdiğimi hepiniz biliyorsunuz artık; zaten İstanbul’a aşık bir insanın bu semti sevmemesi imkansız. Şimdi size henüz çok yeni olmasına karşın ilerleyen zamanlarda Çengelköy’ün kendisi ile anılacağı ve kendinizi evinizde hissedeceğiniz bir mekandan bahsedeceğim. devamını oku »
Geçtiğimiz gün Karaköy mekan gezimizden kısaca bahsedip, beğenMEdiğimiz mekanla yazıya başlamıştım. Bugünkü yazım ise beğendiğim bir mekanı içeriyor. Özellikle son bir yıldır bir temaya sahip hatta tek bir ürün odaklı mekanlar açmak revaçta. Dem’de bu konsept üzerine kurulan bir çay evi. Pek çok ülkeden toplanmış envai çeşit siyah,yeşil,beyaz ve bitki çayları önünüze sunuluyor. devamını oku »
İstanbul’da yaşayanlar ve özellikle instagram hesabı olup, oradan oraya hop hop gezenleri takip edenler son yıllarda Karaköy’ün arkak sokaklarında -ki aslında Tophane- mantar gibi türeyen kafeleri bilirler. İçlerinden pek çoğu da ünlü oldu, bu hop hop gezenler sayesinde. Ben güvendiğim birinden duymadıkça popüler mekanları pek tercih etmem ama nasıldır diye de merak ederim. Benim gibi Karaköy’de bu mekanları merak eden Aylin ve Yaseminle dün Karaköy Tophane sokaklarını turladık. Onlar ilk önce Nar Dükkan’a gidelim deyince, ben de uydum… devamını oku »
Geçtiğimiz günlerde Cerenle beraber öğle namazlarımızı Üsküdar Mihrimah Sultan Cami’nde kılmıştık. Daha sonra kahve içmeye gidelim önerime, gel seni güzel bir yere götüreyim dedi.. Mihrimah Cami’nin hemen arkasında bulunan, hatta manzarası külliye ve boğaz olan sevimli mi sevimli bir mekan Payedar Kahve.
Muhteşem Süleymaniye! Seni anlatmaya kelimelerim kâfi değil, güzelliğini yansıtacak teknolojim zaten mevcut değil. Her adını yâd edişimde daha sık gitmeliyim dediğim ama türlü bahanelerle ihmal ettiğim..
Nisan ayında Ankara’dan gelen yengem ve arkadaşlarının İstanbul gezisine bir gün annemle birlikte eşlik etmiştim. Onlar Eyüp Sultan’a gitmek istemişlerdi, ben de önce sizi Süleymaniye’ye götüreyim öyle demiştim..:)
Kuzguncuk İstanbul’un en eski semtlerinden biri ve tarihi yapısını büyük ölçüde korumaya devam ettiği için de fotoğraf düşkünlerinin uğrak mekanlarından. Pek çok diziye de ev sahipliği yapma özelliğine sahip bu Üsküdar’ın sevimli mahallesine uzun zamandır ben de fotoğraf çekmek için özel bir zaman ayırmak istiyordum.
Bir sabah Aylin’le Üsküdar’da buluşup, önce Fethi Paşa Korusunda kahvaltımızı yaptık. Sonra hem kahvemizi içeriz, hem de evleri fotoğraflarız diyerek Kuzguncuk’a geçtik.
Çınaraltı Çay Bahçesi’nde Kahvaltı
Kahvaltı ve Sahur Sofraları, Papatya Geziyor ve Fotoğraflıyor 6 Yorum Yapılmış »Merhabaa! Bilmem biliyor musunuz ama ben Çengelköy Çınaraltı’nı çok seviyorum. Gerçi sevdiğim kadar sık gidemiyorum ama yine de arkadaşlarımla uzun uzun ve rahatça buluşmak için tercih ettiğim ilk mekanlardan oluyor.
Geçtiğimiz Perşembe günü ise 7 aydır Amerika’dan dönmesini beklediğim ve sık sık gel de Çengelköy’de bir kahvaltı yapalım dediğim Kübra’m ve Yaseminle Çınaraltın’da kahvaltı etmek üzere sözleştik. Onlar benim yaptığım hazırlıktan habersiz yola düştüklerinde ben de Çınaraltı’na inmiş masa örtüsü serip, sofrayı hazırlamaya koyulmuştum.
Ne zaman bahar mevsiminde eklediğim fotoğrafları paylaşacak olsam aklıma bu güzel şarkının sözleri geliyor; baktım bu sefer paylaşacaklarıma da uyuyor, başlığı atıverdim. (Tabi ki şarkının sadece bu cümlesi uyuyor,yanlış anlaşılmasın..)
“Seninle bir yağmur başlıyor iplik iplik,
Bir güzellik doğuyor yüreğime şiirden.
Martılar konuyor omuzlarıma,
Gözlerin İstanbul oluyor birden.
Akşamlardan, gecelerden, senden uzağım
Şiirlerim rüzgardır uzak dağlardan esen
Durgun sular gibi azalacağım
Bir gün, birdenbire çıkıp gelmesen…”
Yavuz Bülent Bakiler
Henüz havalar bir gün güneşliyse üç gün yağmurlu olduğu zaman diliminde yani on gün önce Şahika ile Emirgan’a mı gitsek, Gülhane’ye mi gitsek diye konuşuyorduk. Buluşacağımız günün gecesi bugün de hava ne kadar güzeldi, yarın yağmur yağsa bile çok yağmaz herhalde demiştim.. Demez olaydım arkadaşlar :) Sabah evlerimizden çıkarken resmen gök delinmişcesine yağmur yağıyordu, ama biz başka hiç bir gün yok gibi buluşmamızı ertelemedik ve yola devam ettik.. Ne çılgın bir sabahtı, bir yandan şemsiye ile mücadele veriyor, bir yandan durağa yürüyordum..
Son Yorumlar